“Başka bir ülkede yaşasam ne olurdu?”
Aslında hepimizin kafasından zaman zaman geçen bir sorudur bu. Farklı hayaller ve hedefler doğrultusunda ülke sınırları dışına çıkmak aklımızı çeler. Gelin görün ki bunu gerçekleştirmek sanıldığı kadar kolay değildir ve bu yüzden birçoğumuzda sadece düşünce olarak kalır. Karakterimiz Eilis Lacey ise genç yaşına rağmen bu fikri hayata geçiriyor ancak kısa zaman içinde ikilemler yakasına yapışıyor.
Colm Tóibín’in aynı isimdeki romanından uyarlanan, senaryosu Nick Hornby’e ait ve John Crowley tarafından yönetilen Brooklyn, 1950’lerde İrlanda’dan Amerika’ya göç eden Eilis’in hikâyesini anlatıyor bizlere. Brooklyn’e yerleşen Eilis bazen ailesini özlüyor, bazen ise aşk hayatında gelgitler yaşıyor. Yine de hayatın ona sunduğu fırsatları değerlendirmeye çalışıyor ve seyirci olarak karakterin filmde nasıl gelişim gösterdiğine de tanık oluyoruz.
Büyük Budapeşte Oteli‘ndeki performansıyla da adından bahsettiren Saoirse Ronan, Domhnall Gleeson, Emory Cohen, ve Michael Zegen filmin başrollerinden.
69. BAFTA Ödülleri’nde “En İyi İngiliz Filmi” ödülü alan Brooklyn’de en önemli faktörlerden birinin Saoirse Ronan olduğunu söyleyebiliriz. Henüz 21 yaşında olmasına rağmen başarılı filmlerle dolu filmografisinden etkilenmemek mümkün değil. Her role kolaylıkla bürünebilen Saoirse, burada da çok iyi bir iş başarıyor ve ailesinden uzakta bir göçmenin hayatını nasıl sürdürmek zorunda olduğunu gözler önüne seriyor. Şimdiye kadar 92 adaylığı ve 38 ödülü bulunan Saoirse daha çok iyi işler başaracağının sinyalini de böylelikle veriyor.
28 Şubat’ta gerçekleşecek olan 88. Akademi Ödül Töreni’nde “En İyi Film”, “En İyi Kadın Oyuncu” ve “En İyi Uyarlama Senaryo” dallarında adaylığı olan Brooklyn, sinemaya gelince kaçırılmaması gereken filmlerden.
